Yahya Kemal, Cumhuriyet Tarihinde en önemli edebiyatçılarımızdan biridir. Onun Yeni Osmanlılar ile ilgili hatıraları dönemi aydınlatması açısından önemlidir. Dönemle ilgili şunları söylemiştir: Milliyet, Namık Kemal’in müphem lakin öz telakkisi ancak, Mektebi Harbiye’de köklendi. Diğer mekteplerden yetişen ahrar (hürriyetçiler) ekseriyetle milli hislerden ziyade yeni Fikirlere, harsdan (kültür) ziyade temeddüne (medenileşme), Türk hayatından ziyade Frenk kitabına kapıldılar.
Bunun için de son on seneye gelinceye kadar inkılâp dediğimiz kör döğüşünde hep atıldığımız gaye büyük saltanatın sâh-ıdârüsu (esas ilacı) olan Kânun-ı Esâsî’ydi. Hakikatte millî Fikirle son iki senede rüfberrü (yüz yüze) olduk. Çünkü ilk defa bu Fıkir, bir Fikir olmaktan çıktı. Şedîd bir hayat oldu. Hem bin türlü siyâsî vâhimelerden, hem de son senelerin bin türlü nazariyelerinden âzâde olarak tecelli etti. Ancak bugün anlıyoruz ki Mithat Paşa’dan beri 0 kırk yıllık davada beyhude akıntıya kürek çekmişiz.
Yahya Kemal, Türk edebiyatının Cumhuriyet devri ve sonrasına bilhassa şiir sahasında damgasını vurmuş bir edebiyat adamıdır. Modernleşme teraneleri ve geri kalmışlık bahaneleriyle Türkiye’nin hemen her mecrada köklerinden koparılmaya niyet ve gayret edildiği devirde, “köksüzlüğü âlemde hudutsuz ve hazin bir öksüzlük” telakki ederek “kökü mâzide olan bir âtî” olmamız gerektiğini müdafaa etmiştir. Tabii ki onun bu müdafaa ve mücadelesi yukarıda da izah edilmeye çalışıldığı üzere çoğu zaman yaşayışıyla değil, şiir ve yazılarıyla olmuştur.
Yahya Kemal’in başta tarihî ve siyasî mevzuları ihtiva edenler olmak üzere bazı yazılarında kendinin de sonradan farkına vardığı birtakım ciddî yanılmaları, yanlış tespit ve hükümleri de olmuştur. Özellikle Sultan Abdülhamid Han hakkındaki düşüncelerini kaleme aldığı, sonradan Tarih Musahabeleri isimli kitaba da alınan yazısının, tarihî hakikatler göz önüne alındığında, ne derece vahim ve insaf sınırlarını aşan hükümlerle dolu olduğu görülecektir. Nihad Sâmi Banarlı, Çocukluğum, Gençliğim, Siyasî ve Edebî Hatıralarım kitabının takdim yazısında Yahya Kemal’in bu yanılgısını şu sözlerle anlatmıştır: “Yahya Kemal, Sultan Abdülhamid hakkında da Jön Türkler’in aşırı ve aldatılmış düşmanlığına iştirak etmiyordu.
Yahya Kemal hatıralarında bu dizelerle bahsetmişti dönem dönem içinde bulunduğu cemiyetten. Gerçekleri göremediklerini bu nedenle pişmanlıklarını dile getirmiştir.
1 Comment
paylaşım için teşekkürler