STALİNGRAD MUHAREBESİ
23 AĞUSTOS 1942- 2 ŞUBAT 1943
ÖZETLENMİŞ HATLARI İLE SOVYET DİRENCİ
(Sunum ve Akademik Not Çalışması)
Zamanında;
NAPOLYON’ un da hesaba katamadığı, Sovyetlerin en acımasız ve güçlü silahı, HİTLER’ in de sonunu getirmiş ve tarihten silmiştir. Bu imha gücü yüksek olan silahın ismi ise “SOĞUK’ tur.
Sergen DOĞRU
18.05.2017
STALİNGRAD MUHAREBESİ
Sergen DOĞRU[1]*
- Dünya Savaşı’nın en kanlı mücadelesinden biri olan Stalingrad Muharebesi, savaşın seyri ve tarafların niyetleri açısından oldukça büyük bir öneme sahiptir. Yazımda belirtmek istediğim hususları ana başlık halinde değerlendirecek olursak;
- Muharebe öncesi taraflar arasındaki siyasi durum ve hareketlilikleri,
- Muharebeyi tetikleyen unsurlar, tavırlar ve nedenler,
- Taraflar arasındaki askeri durum ve ittifaklarla gelişen güç birlikleri,
- Muharebede ismi ön planda olan komutan ve subaylar,
- İlk kıvılcım nerede atıldığı ve savaşın nerede zuhur ettiği,
- Muharebe devam ederken geliştirilen stratejiler ve harekâtlar,
- Muharebenin sonuçları ve Muharebeyi konu alan kaynaklar şeklindedir.
22 Haziran 1941’de Mihver kuvvetleri yani İtalya, Romanya, Hırvatistan ve Macaristan, Almanya liderliğinde Rusya’nın Güneybatı topraklarına saldırılar düzenlemiştir. Barbarossa Harekâtı olarak isimlendirilen bu saldırılar, özellikle Alman-Sovyet savaşını başlatan ilk kıvılcımlar olmuştur. Alman zırhlı birlikleri, yaz ve sonbahar dönemlerinde Sovyet cephelerini ağır yenilgiye uğratmış ve Rostov’ a kadar ilerlemişlerdir. Rostov’un düşmesiyle Hitler merkez komutayı Moskova olarak belirlemiş, fakat hesaba katılmayan bir direnişle karşılaşmıştır. Bunun üzerine mihver kuvvetleri, Moskova’ya giriş için Stalin’in ismini taşıyan Stalingrad’I kuşatma pozisyonuna geçmiştir. Hitler, Stalingrad’ı ele geçirdikten sonra Sovyetlerin moral kaybına gireceğini ve Moskova’nın düşmesinin daha kolay olacağını düşünerek Stalingrad’a zırhlı birlikleri yerleştirmiştir.
Savaşın nedenleri:
- Sovyetlerin Askeri Sanayi alanında ciddi gelişme göstermesi Hitleri rahatsız etmiş ve bu yüzden Hitler, savaş mevzilerinde Sovyetlerin Askeri Sanayi Bölgelerine ağır tahribat emirleri vermiştir.[2]
- İngiltere’ye saldırmayı planlayan Hitler, İngiliz Donanmalarından çekindiği için Stalingrad’ı ele geçirerek, İngilizlerin Gözünü Korkutmak ve onları Barışa Zorlamak istemiştir.
- Fransızlara, 6 ay gibi kısa sürede telsim bayrağını çektiren Hitler, bunun Sovyetler üzerinde de gerçekleşeceğini umut etmiş ve cesaretlenmiş. Ayrıca, Stalin’in Doğu Ülkelerle Başının Meşgul Olması Hitlerin iştahını kabartmıştır.[3]
- Aslında, Savaşın Hitler açısından En Önemli 2 Nedeni vardı. Bunun ilki, Hitlerin ne pahasına olursa olsun Kafkaslardaki Petrol Yataklarını ele geçirmek istemesi, ikincisi ise, Stalin’in İsmini Taşıyan Şehri ele geçirerek Sovyetler üzerindeki Propaganda planıdır.
Stalingrad Muharebesi 164 gün süren ve her iki kuvvetin de defalarca takviyeler yaptığı çetin ve kanlı mücadeledir. Sivil halkın da direnişe katılması ile ciddi manada kayıplara sebep olan savaşın tarafları ve liderleri şu şekilde oluşmaktadır;
Almanya tarafı : Adolf Hitler liderliğinde komuta edilirken, Mihver kuvvetleri İTALYA, ROMANYA, MACARİSTAN ve HIRVATİSTAN’ dan oluşuyordu.[4] Kısaca, Nazi Almanyası ve az önce ismini belirttiğim devletlerden oluşan Mihver Kuvvetleri ittifak halinde A ve B grubu şeklinde teşkilatlanarak savaşı sürdürmüşlerdir.
Oluşturulan bu gruplardan A grubu, Nazi Ordusundan oluşurken B grubu Müttefik kanadı teşkil etmiştir. Özellikle Nazi ordusunun askeri sayısı Müttefik devletlerin askeri sayısından da üstündür. Küçük istatiksel ayrıntı vermek gerekirse;
“Nazilerin bir panzer taburu sadece 4000 panzerden, bir askeri taburu ise sadece 2000 askerden oluşmaktaydı.”
Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği tarafı: Mevzi komutanları olmak üzere Josef Stalin liderliğinde mevzilenmiş ve savaşı sürdürmüştür.
Savaşın artık “Geldim” demesiyle Stalin, Almanları oyalamak, İkinci cephe açmak ve Barbarossa Harekâtının etkisini azaltmak için Dieppe ismini verdiği çıkarmayı gerçekleştirmiştir. Sovyet ordusunun asıl emeli, Alman radar ve topçu bataryalarına ulaşıp Alman ordularını yıpratmaktır. Fakat zamanlama hatası yapılarak harekât başarısızlıkla sonuçlanmıştır. Harekât başarısızlıkla sonuçlanmış olsa bile, bu durum Hitleri tedirgin etmiş ve bölgeye savaşın ilk takviyesini yapmıştır. Ayrıca bu harekâtta Sovyetlere, Kanada başta olmak üzere Fransa’dan ciddi gönüllü askerler gelmiştir. Bu başarısız çıkarma sonucunda; “Alman ve Sovyet ordusundan 907 ölü, 1036 esir ve bir Sovyet Piyade Tümeni yok olmuştur.”[5]
23 Ağustos 1942 yılına girdiğimizde Nazi Almanyası, Stalingrad’a taarruz hareketini gerçekleştirmiş ve bu taarruzla Alman panzerleri Volga Nehrine kadar ilerleyiş göstermişlerdir. Bu saldırının komutanı olan Luftwaffe, özellikle Sovyet toplarını hedef alarak Sovyetlerin karşı taarruzlarını engellemek, nehrin karşı tarafına sorunuz geçmek istemiştir. Luftwaffe, bununla da yetinmeyip ardından kara harekâtı düzenleyerek Sovyet hatlarına ağır zayiat vermiş, Sovyetlerin geri çekilmesini sağlamıştır. Aslında Sovyetler tam zamanında geri çekilmiştir. Çünkü Güneybatıdan General Paulus ikinci dalga niyetinde saldırı gerçekleştirmiş ve Sovyet ordularının geri çekilmesi ile bu harekât sonuçsuz kalmıştır.[6]
Alman taarruzuna karşılık vermek isteyen Sovyetler karşı harekâta geçmiş ve Almanları Volga’nın dışına itmek istemişlerdi. Fakat Sovyet ordularına Yeteri Topçu Desteği gelmeyince karşı hamle sonuçsuz kalmıştır. Sovyetler ikinci defa başarısız olsalar da Alman topçu bataryaları ciddi zarar vererek savaşın seyrini değiştirmişlerdir. Alman mevzileri, Sovyetlerin karşı hamleleri nedeni ile ciddi zarar görmüş ve Stalin, Alman mevzilerinin üzerine çok Geçmeden bir harekât daha düzenleme hazırlıklarına başlamıştır. Bunun için Mareşal Jukov’ a savaş planı hazırlatarak Volga kıyısındaki Alman mevzilerini tamamen ortadan kaldırmak istemiştir. Kısa süre sonra Sovyetler Uranüs Harekâtı adı altında karşı taarruza geçince, Almanlar aynı gün içinde sert taarruzla karşılık vermeye çalışmıştır.[7]
Bu taarruz ile Sovyetler ciddi anlamda Alman mevzilerini ağır zayiata uğratırken Almanlar ise ilk defa hücum sırasında geri çekilmek zorunda kalmıştır. Fakat Almanlar, bir süre sonra geri çekilmekten vazgeçince Alman komutan Lutfwaffe “Demir Kapı” pozisyonunda Sovyetlerin ilerleyişine dur demeyi başarmış ve mevzilerini korumuşlardır. Uranüs Harekâtı ile Sovyetler ciddi anlamda mühimmat ve tank kaybetmelerine rağmen Almanların ilerleme kabiliyetine ciddi zarar vererek savaşta önemli bir avantaj elde etmişleridir. Sovyetler, Alman ordusunun sayıca üstün olması nedeni ile genel olarak vur-kaç taktikleri ve savunma ağırlıklı stratejiler geliştirerek Stalingrad’ ı müdafaa etmişlerdir.[8]
Stalin, savaşın uzaması için komutanlarına direktifler vermiştir. Bunun sebebi ise kış mevsiminin yaklaşmasıdır. Sovyet ordusu, kış şartlarında çok iyi mevzilenebilir ve karşı taarruz gerçekleştirebilir kapasitede olduğu için Almanları oyalama politikası Aralık aylarının başlarında uygulanmaya başlanmıştı. Bu politikaya bağlı olarak Stalin, ilk olarak Kış Fırtınası Harekâtı ile Alman mevzilerini taciz etmiştir. Bu harekâtı Almanlar püskürtmüş olsa bile çok önemli güç kaybetmişlerdir. Daha sonra Sovyetler, Koltso Harekâtı ile ikinci dalgayı vurunca Hitlerin ve Alman ordusunun en önemli komutanı olan Mareşal Paulus kızıl orduya teslim olmuştur. Koltso Harekâtı ile Sovyet ordusu Alman Komutanlarla Birlikte 91 Bin Askeri Esir Etmiş, 40 bin Alman askeri de ölmüştür.[9]
Bu gelişmelerden sonra Almanlar, mevzilerini terk ederek Sovyetler ciddi bir ilerleyiş kaydetmiştir. Daha sonra, son darbe olan Küçük Saturn Harekâtı ile Sovyetler, Almanların şah damarını kesmiştir. Küçük Satürn Harekâtı, Almanların sonunu getirse de yinede son kez taarruza girişmesine sahne oldu. Kafkaslardaki Alman mevzilerinin hala işlev görmesi Hitlerin yeni bir harekâtı başlatması anlamına geliyordu. Stalingrad şehrine bu noktadan taarruza geçen Alman ordusu zorlu hava koşullarına daha fazla dayanamayarak pes etti ve geri çekilmek zorunda kaldı. Sovyetler, bu geri çekilmeden sonra Küçük Satürn Harekâtı ile son Alman mevzisini de yok ederek güneybatıyı Almanlardan temizledi.[10]
Ayrıca, Sovyetler zaman kazanarak askeri endüstrisini iyi kullanmış ve ciddi manada askeri mühimmat üstünlüğü sağlayarak Alman ordusunu bütün mevzilerden temizlemiştir. Bu son harekât ile Sovyetler çok büyük bir avantaj sağlayarak Alman ordusunun hareket kabiliyetini tamamen yok etmiştir. Savaş, yenilmez denilen Alman ordusunun büyük hezimeti ile sonuçlanmıştır. Sovyetler bu zafer ile II. Dünya Savaşının seyrini değiştirerek Hitler’in gerileme sürecini başlatmış, Müttefik Kuvvetler dağılarak yeni arayışlar içine girmiştir. Savaş, tarihin en kanlı mücadelesine sahne olmuştur. Sovyet kayıtlarına göre, Çoğu Alman askeri olmak üzere Mihver Kuvvetlerinin asker kaybı Bir Buçuk Milyonu bulurken, Sovyetlerin kaybı sadece Bir Milyon 129 Bin 619’dur. Sivil kayıpları bazı kaynaklara göre 40 Bin civarında olduğu söylenmekte olup diğer kaynaklarda bu sayının net olmadığını belirtmişlerdir. Sovyet kayıplarının Mihver Kuvvetlerine göre az olmasının en büyük sebebi, Sovyetlerin daha çok Savunma Ağırlıklı Strateji Ürettiğini göstermektedir. Bu zafer ile Sovyetler zamanla Berlin’e kadar ilerleme gücünü elde ederek II. Dünya savaşının seyrini değiştirmiştir. Özellikle, Moskova işgal gurubu olan 6. Alman ordusu tamamen imha edilmiş ve Mihver kuvvetleri de geri çekilerek Doğu Cephesi Tamamen Kapanmıştır.
Başlıkta da belirttiğim gibi, “ Zamanında Napolyon’ un da hesaba katamadığı, Sovyetlerin en acımasız ve güçlü silahı, Hitlerin de sonunu getirmiştir. Bu imha gücü yüksek olan silahın ismi ise SOĞUKTUR.”
Yararlanılan Kaynaklar Hakkında
Yazımda ve sunumunda bana yardımcı olan kaynakları ise;
– “DPU Şehit Ömer Halisdemir Merkez Kütüphanesi’nden Yararlandığım Kaynaklar”
– “İnternet Ortamından Yararlandığım Kaynaklar” olarak ikiye ayırdım;
1- DPU Şehit Ömer Halisdemir Merkez Kütüphanesi’nden Yararlandığım Kaynaklar;
- İbrahim ARTUÇ’ un “ Hitler ve II. Dünya Harbi’nin Kaderi” isimli eseridir. Eserde, Hitlerin efsaneleşen doğuşu ve 38 Milyon hayata mal olan II. Dünya Savaşı’nın bilinmeyen yönleri anlatılmakla beraber, Stalingrad Muharebesinin Hitler açısından acı sonuçlarını belirtmektedir.
- Antony BEEVOR’ un kaleme aldığı ve Nurettin ELHÜSEYNİ’ nin Türkçeye çevirdiği “Stalingrad” adlı eserdir. Eser, Stalingrad Savaşı’nın çetin mücadelesini anlatmaktadır. Ayrıca, Kızıl ordunun destansı zaferinin öncesi ve sonrasını belirtirken, savaşın karanlık yönlerine ışık tutan etkili bir kaynaktır.
- Paul CARELLL’ in yazdığı ve Samih TİRYAKİOĞLU’ nun Türkçeye çevirdiği “ Stalingrad Sonrası ” adlı eserdir. Eserde, Hitlerin en güvendiği ve “Ölür Yine de Teslim Olmaz” dediği Mareşal Von Paoulus’ un teslim oluşunu ve savaşın felaketle dolu sonuçlarını ele alan önemli bir eserdir.
- Victor NEKSAROV’ un kaleme aldığı, Naime YILMAER’ in Türkçeleştirdiği “ Stalingrad Sperlerinde ” adlı eserdir. Eserde, Kızıl ordunun kritik yer olan VOLGA BÖLGESİNİ inatla siper etmesini ve yapılan onlarca stratejilerin gizli kalan yönlerini gün yüzüne çıkaran önemli eserdir. Ayrıca, muharebenin sonlarında 6. Alman Ordusunun nasıl imha edildiğini ayrıntısı ayrıntısına anlatan önemli eserdir.
2- İnternet Ortamından Yararlandığım Kaynaklar;
- Burak ÇINAR’ ın, Stalingrad savaşının sonucunun Türkiye açısından önemi anlatan “ II. Dünya Savaşı’nda Doğu Cephesi ve Türkiye” adlı Yüksek Lisans adlı çalışması yararlı olacaktır.
- HOLOCAUS ANIT MÜZESİ öğrencileri tarafından ortak çalışma ile WASHİNGTON’ DA meydana getirilen “ Avrupa’da II. Dünya Savaşı” adlı makale internet ortamında en önemli başvuracağımız kaynaklar arasındadır.
- Ali Ulvi ÖZDEMİR’İN kaleme aldığı ve bölümlerinde ara ara Stalingrad Muharebesine yer verdiği “II. Dünya Savaşı Yıllarında Serterler ve Tan Gazetesi” adlı Yüksek Lisans Tezi oldukça etkili kaynak diyebiliriz.
- Çetin KÖKLÜ “II. Dünya Savaşı’nda Adana Görüşmeleri ve Etkileri” adlı Yüksek Lisans tezi, Stalingrad Muharebesi çalışmaları yapacak arkadaşlara yardımcı olacak etkili kaynak olabilir.
KAYNAKÇA
ARTUÇ İbrahim, “Hitler ve II. Dünya Harbinin Kaderi” Kastaş yay., 1984
BEEVOR Antony, “ Stalingrad”, ( Çev: Nurettin ELHÜSEYNİ), Yapı Kredi yay., 1998
CARELL Paul, “Stalingrad Sonrası”, (Çev: Samih TİRYAKİOĞLU), Başkan Yayınevi,1983
ÇINAR Burak, “II. Dünya Savaşı’nda Doğu Cephesi ve Türkiye” adlı Yüksek Lisans Tezi.
HOLOCAUS Anıt Müzesi, ”Avrupa’da II. Dünya Savaşı” adlı Makale.
KÖKLÜ Çetin, “II. Dünya Savaşı’nda Adana Görüşmeleri ve Etkileri” adlı Yüksek Lisans Tezi.
NEKSAROV Victor, “Stalingrad Sperlerinde” ( Çev: Naime YILMAER ), Kastaş yay., 1987
ÖZDEMİR Ali Ulvi ,“II. Dünya Savaşı Yıllarında Serteller ve Tan Gazetesi” adlı Yüksek Lisans Tezi.
* Dumlupınar Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi Tarih
[2] İbrahim Artuç “Hitler ve II. Dünya Harbinin Kaderi”, s.23
[3] Artuç, a.g.e., s.28
[4] Çetin Köklü “II. Dünya Savaşı’nda Adana Görüşmeleri ve Etkileri, Yüksek Lisans Tezi, s.23
[5] Antony Beevor, “ Stalingrad”, ( Çev: Nurettin Elhüseyni), s.45
[6] Burak Çınar, “II.Dünya Savaşı’nda Doğu Cephesi ve Türkiye”, Yüksek Lisans Tezi., s.19
[7] Ali Ulvi Özdemir “II. Dünya Savaşı Yıllarında Serteller ve Tan Gazetesi”,Yüksek Lisans Tezi., s.9
[8] Holocaus Anıt Müzesi, ”Avrupa’da II. Dünya Savaşı”, “Sovyetler, Alman ordusunun sayıca üstün olması nedeni ile genel olarak vur-kaç taktikleri ve savunma ağırlıklı stratejiler geliştirerek STALİNGRAD’ ı müdafaa etmişlerdir. Uranüs Harekâtı ile Sovyetler ciddi anlamda mühimmat ve tank kaybetmelerine rağmen Almanların ilerleme kabiliyetine ciddi zarar vererek savaşta önemli bir avantaj elde etmişleridir.”
[9] Paul Carell, “Stalingrad Sonrası”, (Çev: Samih Tiryakioğlu), s.76
[10] Victor Neksarov, “Stalingrad Sperlerinde” ( Çev: Naime Yılmaer ), s.87