Tren, Türkçemize Fransızca’dan geçmiştir. Türk Dil Kurumu sözlüğüne göre yolcu ve yük taşımakta kullanılan bir veya birkaç lokomotif tarafından çekilen vagonlar dizisi şeklinde tanımlanır.
Tren deyip geçmeyin dostlar. Teknolojinin ilk harikasıdır trenler. İlk buharlı lokomotif‘in 1802’de Trevit Hick tarafından İngiltere’de icat edilmesiyle etrafımızda gördüğümüz tüm bu teknolojik cihazların yolculuğu başladı.
Hiç bu yolculuk başlamasaydı sizce nasıl olurdu?
Trenler raylarda ilk yolculuğuna ise 1825 yılında George Stephenson’un Blücher adlı lokomotifle çıkmıştır. Dünya tarihinde ilk tren yolu ise Newcastle’ın güneyinde bulunan Stockton-Darlington şehirleri arasına döşenmiştir. Sağda gördüğünüz tren lokomotifi modern çağların sömürgeciliğini de başlatacak olan dünya teknoloji tarihinin önemli gelişmelerinden biridir.
Tren’de yolculuk
Gelelim günümüze… Trenler artık ulaşım vasıtası olarak diğer ulaşım araçlarına nazaran daha az kullanılmakta. Avrupa, Uzak Doğu ülkeleri ve Amerika’da Blücher’in yüzlerce kuşak sonra torunları “Hızlı Tren” adıyla eski günlerini aratmıyor. Ancak ne varsa eskilerde var derler ya gerçekten doğru. Eski trenler ve tren yolculukları bambaşkaydı.
Trenler, insanlara yolculuk esnasında içinde gezebileceği, kendi pişirdiği yemekleri yiyebileceği, evindeki rahatlıkta uyuyabileceği ortamlar sağlamanın haklı gururunu yaşadı yüz yıllarca. Trenin müdavimleri vardır. Onlar için tren bir yolculuktan fazlasını ifade eder. Manzarayı seyrederken yemek yemenin, dağların arasından süzülürken çay içmenin, kitap okumanın ya da fasılasız bir uykunun tadına varanlar trene bir sonraki yolculuğunda elbet binecektir. Bir de yanınızda sevdiğiniz gönül verdiğiniz biri varsa değmeyin keyfinize. İşte bu yüzden müdavimleri asla vazgeçmez tren yolculuklarından.
Tren istasyonları
Tren ile seyahat etmenin apayrı bir keyfi vardır. Önce istasyona varırsınız. İstasyonlar sıradan bekleme yerlerinden farklıdır. Tren İstasyonları insanların sıla hasretinin dindiği veya ayrılık acısının yüreğine oturduğu yerlerdir. Yüz yıllar boyunca arkadan salladığımız eldir istasyonlar. Tren vagonlarından başımızı çıkartıp son kez baktığımız yerdir. Gelişimin, ilerlemenin ilk durağıdır. Modern çağların kervansarayıdır istasyonlar.
Bizi tren yolculuğu yapmış olanlar daha iyi idrak eder. Kim bilir belki yapmayanlarda merak edip bir gün denemek ister. Vagonları arasında gezerken sanki bir vagondan diğerine geçmek, bir ülkeden diğerine seyahat etmek gibidir. Her yeni vagonda farklı ortamlar, farklı insanlar. Bu haliyle yılan gibi uzayıp giden bir vasıta. Adeta yatağı içinde akan bir nehir gibi.
Yıllar önce yaptığım tren yolcuğunda okuduğum kitabın arasından çıktı bu yazı. Umarım beğenmişsinizdir. Siz de tren yolculuklarıyla ilgili hikayelerinizi yorumda yazarsanız yayınlamaktan memnun oluruz. Sevgiyle kalın vesselam…