Eğitim, tek başına incelenemeyecek ve açıklanamayacak kadar geniş kapsamlı bir olgudur. Eğitimin türü, eğilimi, başarısı gibi daha birçok etki ve etkenler başka dallarla bağdaştırıldığında bir anlam kazanır. Bu bağlamda benim için eğitimin olmazsa olmaz yardımcısı felsefedir. Eğitim süreçlerindeki başarıyla göz önüne çıkan her ülkenin bir eğitim felsefesi mevcuttur. Eğitim, öncelikle sağlam ve dayanaklı bir felsefeye tutunmalıdır.
Anlam olarak incelersek eğitim felsefesi, eğitimi belli felsefi yöntemlerle ele alan uygulamalı bir felsefe türü olarak tanımlanabilir.* Eğitim felsefesi temel olarak eğitimin ne olduğunu araştırır. Bunun altında ise nasıl olması gerektiği, faaliyetleri ve eğitim ile yan yana gelen her türlü kavrama değinir. Eğitim, özellikle Sanayi Devrimi’nden sonra müthiş bir ivmeyle yükselerek katılım almaya başlamıştır. İşte bu yükseliş ve ilgi de eğitim felsefesinin ortaya çıkmasını mecbur kılmıştır. Eğitim bugün evrensel bir olgu olarak elimizdedir. Eğitimin özerk bir olgu olmaması da eğitim felsefesinin mecburiyetini bizlere anlatmaktadır.
Eğitim, aslında ilk çağ filozoflarından itibaren belli yöntemlerle ele alınmış bir olgudur. Eğitimin evrenselleşmesi durumu eğitimin başlangıcını ifade etmez. Eğitimi ele almış bütün filozofların da belirttiği gibi eğitim yaşamın olmazsa olmaz unsurudur. İnsan, yaşaması için gerekli olan her şeyi eğitim ile elde etmektedir. İnsanın yaşaması ve daha iyi şartlara ulaşması için sürekli gelişmesi gerekmektedir. İnsanın gelişmesi, hayat şartlarını gelişmesi ile doğru orantılıdır. Ve işte bu gelişimin temelinde de eğitim vardır. Eğitim, tarihin en eski olgularından birisidir. Hatta pek çoklarına göre eğitme işi insanlığın en eski iki mesleğinden birisidir.**
Tarihin en eski dönemlerinden beri ele alınmış bir olgu olan eğitimin, aslında çok önceden beri felsefe ile bağlantılı olduğu aşikardır. Ancak bunun meşrulaşması için eğitimin evrenselleşmesi süreci beklenilmiştir.
Eğitimin en önemli unsuru şüphesiz ki insandır. İncelemek istediğimizde ise bu insan bize iki farklı tür olarak görünür. Eğiten kişi ve eğitilen kişi eğitimin en önemli iki unsurudur. Diğer bütün konular ve araştırmalar bu iki unsur baz alınarak yapılmıştır. Eğitime bu yönden baktığımızda işin içine insani boyutları koyma zorunluluğumuz ortaya çıkar. Bu yüzdendir ki eğitim ve eğitim felsefesinin de ontolojik, epistemolojik, politik gibi birçok yan unsuru vardır.
Temel olarak öğretmen ve öğrenci arasındaki ilişki bize ontolojik boyut hakkında fikirler verebilir. Epistemolojik boyutta ise bizlere eğitimin bir diğer olmazsa olmaz unsuru bilgi yön verecektir. İşte bu yönleri ve bunların neler gerektirdiğini önümüzdeki dönemki yazılarımda tek tek ve derinlemesine inceleyeceğiz.
Eğitim felsefesi, eğitimin nasıl olması gerektiğini araştırırken, alternatif felsefi akımlardan da yola çıkarak normatif bir tutum geliştirir. Eğitime karşı eleştirici bir tutum barındırır.
Sizlerle birlikte eğitim felsefesine böylece bir giriş yapmış olduk. İlerleyen zamanlarda Eğitim Felsefesi Serisi adı altında her bir yöntem, teknik, felsefi yön ve olguya tek tek giriş yapıp inceleyeceğiz. Eğitim Felsefesi Serisinin ilk yazısıyla birlikte https://konumuz.net adresinde yeniden görüşmek üzere, esen kalın.
*W.Frankena, The Philosophy of Education, 1965
** A.Cevizci, Eğitim Felsefesi, 2011, sy.12